Bir akşam yemeği ya da gün içinde vakit geçirmek için bir mekana gittiniz. Masaya oturdunuz ve garsonu çağırdınız... Sonrasında neler yaşanabilir ki?

Kaliteli bir garson, güler yüzüyle, temiz kıyafeti ve yürüyüşüyle "hoş geldiniz" der.

Kalitesiz bir garson ise, asık suratı, pis kıyafeti, saçma bir üslup ile "ne vereyim abime" diye yaklaşır.

İşte o an, pişmanlığın ilk saniyeleridir, hemen mekanı terketmek gerekir. çünkü bu başlangıç ilerisinde başınıza gelebilecek herşeyin habercisidir.

bu davranışlara dikkat etmediyseniz, gelecek yemek, hesap, üzerinize dökülecek içecek, pis bir tabak, bardak veya çatal bıçak dahil bir çok aksiliğe, bazen "ora rezerve ne zaman kalkarsınız" sorusuna sebep olabilir.

Hizmet sektörünün en büyük sorunlarından biridir ülkemizde kuralsızlık. Balık baştan kokar derler ya, parayı herşeyin üstünde tutan işletmeciler, Kalitesiz Garsonlara daha az para ödeyerek daha fazla kar etmek için, sizi ve sizin isteklerinizi göz ardı eder. 

Böyle yapan mekanların ömrü uzun olmaz zaten, ama benimde aynı yere defaatle gitme lüksüm olmuyor bazen.

O sebeple gittiğim her mekanda, ki ben o mekan için para ve zaman ayırıyorsam hakkımdır: Kaliteli garson arar gözlerim. Güler yüzlü, temiz kıyafetli, masaya yaklaşırken adım atışına bile dikkat ettiğim garsonlar iyi olursa defalarca uğrarım o mekana.

Kalitesiz bir garsonunuz varsa müşteri olarak bi daha oraya uğramayın derim.

Kalitesiz bir garsonunuz varsa işletmeci olarak bi daha düşünün derim.

Kaliteli mekanlarda, kaliteli garsonlarla kaliteli zaman geçirmenizi dilerim.

Ekleme: "everything, litle, litle in to the midle" sözünün derin manasıyla "Cem Yılmaz" a saygılarımı sunuyorum...